Doktora araştırmamın ilk aşaması olan bu çalışma, toplumsal mimarlık tartışmalarına “toplum” kavrayışının eleştirisi üzerinden eklemleniyor. İzmir’de, Karşıyaka ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tınaztepe Kampüsü arasında 290 otobüs hattıyla yaptığım gündelik seyahatlerimden yola çıkan çalışmada, toplum kavramı yerine “çokluk” kavramını önererek “çokluğun mekânlarını” deşifre etmeyi amaçlıyorum. Çokluğun mekânlarını kamusal-özel ikiliğinde değil, bedenin diğer bedenlerle ilişkilendiği ve çoğullaştığı mekânlarda arıyorum. Bedenlerin gündelik güzergâhlarının araçsallaştırılmasıyla, çokluğu oluşturan tekilliklerin öznel, bedenlenmiş ve konumlu olan mekânsal bilgisinin açığa çıkarılabileceğini, bu mekânsal bilginin (olası) toplumsallaşma mekânlarını işaret edebileceğini ileri sürüyorum. Araştırmamın argümanlarını feminist bir bakışla ve otoetnografik bir saha denemesiyle kendi bedenim ve kullandığım otobüs güzergâhı üzerinden tartışıyorum. 2022 yılında Nisan ve Mayıs aylarında gerçekleştirdiğim saha çalışmamda çokluğu oluşturan tekilliklerin bir araya gelme ve çoğullaşma pratiklerini “minör pratikler” olarak tanımlıyorum. Mimarlığın doğrudan konusu ve sahası olan minör pratiklerin gerçekleştiği mekânları “minör mekânsallıklar”, minör mekânsallıkları açığa çıkardığım öznel güzergâhları “minör güzergâhlar”, minör mekânsallıkların bilgisini haritalandırarak elde ettiğim mekânsal ağları “minör kartografiler” olarak kavramsallaştırıyorum. Toplumsal mimarlık alanındaki feminist çalışmalar için kavramsal, epistemolojik ve metodolojik bir yaklaşım sunuyorum.
Minör güzergâhlar, minör mekânsallıklar, minör kartografiler, feminist metodoloji, otoetnografi
Fulya Selçuk