1950 yazar kuşağına dâhil olan Leyla Erbil, ilk öyküsünden son romanına kadar tüm eserlerinde eşitsiz ve gayriadil ilişkilerle hasıraltı edilen şiddet ve zulmün tanığı olmanın verdiği buhran ve travmayı anlatır. Kolektif hafızanın dışına itilen kötülükleri felsefe, psikiyatri ve modern edebiyatın imkânlarından yararlanarak yüzeye çıkarır, okuru da kendisiyle birlikte yüzleşmeye davet eder. Erbil’in anlatılarında birbirini büyüten haksızlık ve şiddet üç alanda belirir: Hane, Kültür Dünyası ve Devlet. Çalışmanın bölümlerini de oluşturan bu üç başlık altında, ataerkil toplumsal düzenden beslenen hiyerarşi ile yerleşik cinsiyet rolleri irdelenmektedir. Diğer bir izlek ise toplumun her bir üyesi için söz söyleme ve siyaset yapma imkânına kapı arayan politik eylemlilik kavramıdır. Bu kapsamda eylemek, özgürlük arayışının başlangıcı sayılabilir. Edebî bir inceleme niteliğinde olmayan bu çalışma, Erbil’in kurmaca karakterleri aracılığıyla bireysel kanaat, söz ve direnişle beliren politik eylemliliğin imkânını soruşturmaktadır. Çalışma, esas olarak söz ve itirazın güçlü olduğu Tuhaf Bir Kadın, direnişin sönümlendiği Karanlığın Günü, politik eylemliliğin yazarak kayıt altına almaya dönüştüğü Cüce adlı romanlarına yaslanmaktadır. Çalışmanın kapsamı doğrultusunda yazarın diğer eserlerine de yer verilmektedir.