Bir araştırma nasıl ve niçin yapılamaz? Feminist bir araştırmacı olarak edinemediğimiz bilgiler edinebildiklerimizden fazla olduğunda ya da geçiştirildiğimizde ne(leri) yapma(ma)lıyız? Araştırmamız bazen bize verilen eksik bilgiler, soramadığımız sorular, oldukça zor kopardığımız randevular ve günlerce beklemekten ibaretse nasıl bir yol izlemeliyiz? Bilgi kaynaklarımızdan tutalım girişimlerimize, araştırmanın seyri için bulduğumuz çözümlere ve sessiz kalmayı tercih ettiğimiz meselelere kadar araştırma bize kendimizi nasıl hissettiriyor? Ya da bizi nasıl konumlandırıyor? Bu makalede, devam etmekte olan, Türkiye’deki Ortodoks ve Katolik rahibelerin karşılıksız emeğini feminist antropolojik bakış açısıyla konu edinen doktora tezimin alan çalışmasında karşılaşılan kimi durumlar paylaşılmıştır. Bu doğrultuda feminist bir araştırmacının yaşayabileceği ikilemlerden, konumlanışı, bulunduğu veya bulunamadığı girişimler hakkında ne(ler) hissedebileceğine kadar bir araştırmanın görünen yüzünden daha çok arka planını öne çıkaran özdüşünümsel diyebileceğimiz çeşitli bilgilere yer verilmiştir. Konu seçiminden alan çalışmasında yaşadığımız zorluklara kadar bir araştırmanın arka planını bu denli önemli kılan araştırmacının kendisinin de bu süreçte görünür olması değil midir? Söz konusu araştırmanın alan çalışması kısmından elde edilen bu bilgiler, araştırmacının çoğunlukla başlangıcındaki deneyim ve gözlemlerine dayanmaktadır. Bu yönüyle de çalışma bize, araştırmacıya atfedilen dinsel kimlik, araştırmacının toplumsal cinsiyeti ve perspektifinin araştırmanın gidişatında ne kadar belirleyici olduğunu göstermektedir.
alan araştırması, antropoloji, feminist araştırma, özdüşünümsellik, rahibeler
Merve Çeltikci