Tecavüzün kişisel olmaktan öte toplumsal bağlantıları olan bir fiil olarak değerlendirilmesi, tecavüzün sosyal bilimler bakımından bir inceleme konusu haline gelmesini sağlamış; akabinde meselenin feminist kuram çerçevesinde irdelenmesi, tecavüzde cinsiyet ilişkilerine ilişkin iktidar olgusunun tartışma alanına çekilmesi ile sonuçlanmıştır. Eril şiddete, feminizmin klasik metinlerinde eril iktidarın sürdürülmesi bakımından tali bir rol atfedilirken; tecavüze odaklanan feminist metinler, şiddetin asli konumuna dikkat çekerek tecavüzü, kadınlar üzerindeki iktidarın ifadesi olan cinsel nitelikli bir şiddet biçimi olarak değerlendirmişlerdir. Tecavüze ilişkin kuramsal sürecin yakın dönemde ortaya çıkan bir diğer aşamasının temel savını ise tecavüzün şiddet değil; cinsellik olması oluşturmaktadır. Bu kapsamda tecavüz, tecavüz sayılmayan “sıradan” cinsellikle ortak bir zeminden kaynaklanmaktadır. Bu zemini, cinselliğin heteroseksist kurgusunun dayanağı olarak erkek cinselliği oluşturmaktadır. Makalenin son bölümü ise tecavüzün, özellikle hegemonik erkeklik kapsamında anlaşılarak, cinsiyet ilişkilerine kategorik bakışı aşan bir analizini önermektedir. Bu çerçevede farklı erkeklik ve kadınlıkların tecavüze ilişkin tutumlarının, tecavüze zemin olan iktidar ilişkilerine mesafelerinin ve tecavüze ilişkin iktidar ilişkilerinin çatışan, esneyen, eklenen, katmanlı işleyişinin ve tarihselliğinin ortaya konulması olanaklı olabilecektir. Bu kapsamda makale ile amaçlanan, tecavüzün feminist kuram kapsamında ele alınışındaki temel farklılıkları içeren bir özet kaynak olarak değerlendirilebilmesi olanağının yaratılması ve yazarın tecavüzün hegemonik erkeklik bağlamında anlamlandırılmasına ilişkin bir önerisinin sunulmasıdır.