Bu yazı, tek ebeveyn bir anne olan araştırmacının, tek ebeveyn olan göçmen annelerin deneyimlerinin araştırıldığı doktora tezinin saha araştırması deneyimlerini özdüşünümsel olarak tartıştığı bir deneme metni olma amacı taşımaktadır. Çoklu sahalarda gerçekleşen göç ve kadın araştırmasının Gaziantep ilini kapsayan bölümü çalışmada, araştırmacının araştırma süresince cinsel içerikli sözlü taciz, silahın gösterilerek taşınması, araştırmacıya nerede nasıl davranması gerektiğinin söylenmesi gibi abartılı erkeklik tutumlarını deneyimlemiş olması nedeniyle hiper-maskülen bir ortam olarak değerlendirilmektedir. Feminist bakış açısını temel alarak hiper-maskülen bir sahada öznel kadın deneyimlerine yönelik araştırma yürütürken araştırmacının içeriden konumunu empati ile sağlayabileceği ve dışarıdan konumunun da nesnelliğini koruması için önemli olduğu görülmektedir. Araştırma sahasının toplumsal cinsiyet yapısı ve ataerkillikle müzakereler hem araştırmanın yöntemini hem de araştırmacıyı etkilemiştir. Katılımcıya ulaşma ve katılımcılarla gerçekleşen derinlemesine görüşmeler esnasında yüz yüze gelinen etik ve metodolojik zorluklar tartışılmış, toplumsal cinsiyet odaklı olarak iktidar ilişkileri ve anneliğe yönelik içsel sorgulamalar özdüşünümsel bir şekilde paylaşılmıştır.
Özdüşünümsellik, tek ebeveyn anneler, feminist araştırma yöntemi, araştırmacının konumu, saha deneyimleri
Nagehan Taner