Kanon ve kanonlaşma pratiği eril bakış ve onun görsel kültürdeki tahakkümü üzerine inşa edilmiştir. Kadın sanatçıyı ve eserini kendi inşasının çeperinde bırakan kanon, 1960’lı yıllar itibarıyla görsel alanda feminizm ile karşı karşıya gelmiştir. Bu tarihten itibaren feminist bir jestle performatif üretimler gerçekleştiren kadın beden sanatçıları, yeni bir kanon oluşturamasalar bile söylemsel ve görsel kanonla mücadele noktasında bir karşı tavır olarak kanonla ilişkilenmişlerdir. Bu makale, kanon kavramını feminist teoriyle yeniden okumaya almakta, kavramın gücü ve etkisinin marjinalize edilen kadın sanatçı ve onun eseri üzerinde nasıl bir baskı kurduğunu incelemektedir. Bu incelemede, eril söylem ve imge kültürüne tezat üretimler gerçekleştiren Shigeko Kubota ve Şükran Moral’in pratikleri, kanonla feminizmin karşılaşması noktasında değerlendirilmektedir. Kubota ve Moral farklı coğrafyalarda ve zamanlarda kanonla savaşım konusunda ortaklıkları bulunan iki sanatçıdır. Türkiye’de 1990’lı yıllarda feminist üretimler gerçekleştiren Moral, Kubota’nın başvurduğu şekilde kadın bedenini kadınlık meselelerinin tartışmaya açıldığı bir mecraya dönüştürmüş, bu tartışmada görsel ve geleneksel söylemdeki kanonik yapılanmaya karşı bir duruşu sergilemiştir.
Kanon, Feminizm, Beden Sanatı, Şükran Moral, Shigeko Kubota
Tuğçe Arslan