Bu yazı Türkiye’nin son yıllarda değişen göç yasaları çerçevesinde göçmen kadınların yerli erkeklerle sınır ötesi evliliklerine ve evlilik içerisindeki konumlarına odaklanmaktadır. Kırgızistanlı göçmen kadınlar, kamu çalışanları, İstanbul Kırgızistan Konsolosluğu çalışanları ve avukatlar olmak üzere toplam 39 kişi ile 2021 ve 2022’nin yaz aylarında yapılan derinlemesine görüşmelere dayanan bu çalışma, sınır ötesi evliliklerde kadınların eşitsiz konumuna işaret etmektedir. Araştırma bulguları, kamu otoritelerinin sıkı denetiminin evlilik içerisinde farklı biçimlerdeki erkek şiddetine zemin hazırladığını göstermektedir. Göçmen kadınlar göçmenlere yönelik kısıtlamalar ve sınır ötesi bu evliliklerdeki eşitsiz konumları altında toplumsal cinsiyet rolleri için aktif ya da pasif olarak “ataerkiyle pazarlık” (Kandiyoti 1988) etmektedir. Göçmen kadınlar bu zorlukların üstesinden gelmek için genellikle “iyi bir eş ve anne” olarak, çocuk yaparak, dini pratikleri uygulayarak ve arkadaşlarıyla sosyal ilişkilerini kısıtlayarak, özetle geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini benimseyerek pasif bir direniş göstermektedir. Geleneksel roller aracılığıyla bu pasif direniş göçmen kadınların sınır ötesi evlilikler içerisinde kalmalarını mümkün kılarken erkek şiddetine karşı da sessiz kalmalarına yol açmaktadır.
sınır ötesi evlilikler, göç politikaları, göçmen kadınlar, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, Türkiye
Emel Coşkun