Uluslararası Hukuk’a, hukukun eril doğası içinde meydana gelen toplumsal cinsiyet yapılarının yeniden üretilmesi hakim olmaktadır. Tecavüz suçu göz önünde bulundurulduğunda, silahlı çatışmalarda erkeklere ve kadınlara tanınmış sınırlı rol ve deneyimler, çatışma sonrası uzlaşıyı sınırlandırmaktadır. Silahlı çatışmalarda, erkekler karar verenler ve savaşanlar iken kadınlar kurbanlar olarak görülmektedir. Bu nedenle, savaş sonrası toplumlarda bu kısıtlı rol ve deneyimler hukuken etkili olabilmeyi engellemektedir. Bu çalışma söz konusu hukuki yapıyı Ruanda için Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin eril doğasını inceleyerek açıklamaya çalışacaktır. Çalışma, Mahkeme’nin silahlı çatışmalarda gerçekleşen tecavüz suçları için uzlaşı sağlama çabasından uzak olduğunu ve toplumsal cinsiyet normlarını yeniden ürettiğini göstermeye çalışacaktır. Kadınlara geçiş dönemi adalet mekanizmalarında neler olduğu analiz edilerek, tecavüz kurbanlarının adalet bulup bulmadığı sorusuna yanıt bulunmaya çalışılacaktır.